yarım kalan ve tamamlanmayacak yazı-IV

Balkonda uyuyakalmışım gün ortasında. Eskiden okuldan eve geldiğimde uyurdum, aynı bugünkü gibi uyanırdım. Sanki on yıl geçmemiş de okuldan gelip yatağımda cam açık uyuyakalmış, güzel bir havayla uyanmışım. On yıl geçmiş, ben hiç değişmemişim ve kimse yokmuş gibi dünya üzerinde yine seni bulup yine sana aşık olmuşum. Uyandığımda aynı hava, aynı açelya kokusu. Değişen sadece insanlar, sokaktaki, içerideki, dışarıdaki veya uzaktakiler. Ama ne sen ne de ben değişmişiz. Seni yeniden buldum ve aşık oldum mu demiştim? Yanılıyorum, yanılıyorsun. Ben seni unutamamışım. Gittiğinde hep güzel sözlerin kalmış aklımda. İçimde kelebeklerin uçtuğu zamanlar var sadece gözlerimde. O yüzden ben seni gittiğin günden beri rüyamda, gerçeğimde, hayalimde düşünmeden edemiyorum. Her şeyi sildim; yazdığını, söylediğini. Dinlememi istediğin şarkıyı, fotoğraflarını, fotoğraflarımızı yavaşça sildim bilgisayarımdan. Defalarca bakarak, defalarca okuyarak. Ezberimdeki telefonunu sildim rehberden daha sonra. Aramaktan korkuyorum seni çünkü. Biliyorum bittiğini. Ama ne olursa olsun insanın kendi kendini dinlemesi zor. Unutmak bu yüzden zor.            

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not