Uzaktaki
Yerini unutmuş midem. Geceleri sıkıştırıp alt üst ediyor beni. Nerede olması gerektiğini bilmiyor. Yine başladı sancılarım. Ve belki de bitmez bu ağrı, geçmez bu sancı. Dün geç yattım yine. Işığı kapatırken masanın üstündeki fotoğrafına takıldı gözlerim. Senin saçların kıvırcıktı eskiden. Belki hatırlamazsın sen ama iki üç yaşlarında kekemeydin üstelik. İki kez söylerdin anne`yi. Sahi onu da unuttun değil mi? Kısacıktı saçların. Gerçi şimdi de öyle. Eskiden `erkek fatma` deyip gülerdik sana. Biz davula, şarkıya, tasa, hamağa, denize her şeye gülerdik değil mi? Denizden kale, kumdan dalga yapardık. Yüzmeyi sayende boğularak öğrenmiştim. Hatırlamazsın sen. Küçüktün. Tek kişilik yatakta omuz omuza hareketsiz yatar, ses çıkarmazdık. Kaç gece aynı nefeste soluklandık bilinmez. Şarkılarda ses tellerimizi zorlar, köpek kovalardık gecenin üstünde. Sonra üstümüze yaprak, fare düşerdi hamakta sallanırken biz. Yorgun değildi vücutlarımız. Bisikletle bataklığa uçacak kadar cesur, kilometrel