Kayıtlar

Ekim, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeniye inat.

“Bazen eskiyi olduğu gibi hatırlamak için insan; hep ondan kaçar. Bir köşe kapmaca oyununda bulur kendini. Kaybolan ya da yakalanan kimdir bilinmez ama. “ Dün kaybolmuşum ya da uyuyakalmışım. Onun gibi bir şey. Yeniden eskiye dönmek, onu özlemek gibi. Aslında güzeldir yeni; alışkanlıkları değiştirmedikçe. Alışkanlık nedir ki? Nasıl gelip de öyle vücudumuza oturur ve senelerce çıkmaz üstümüzden? Alışkanlıkları terk edememek değil sorun ama. Sorun insan’lar. Ki insanlar beni anlamaktan oldukça yoksunlar. Ben de pek anlatmıyorum kendimi. Konuşacak bir şey bulamıyorum çoğu zaman. Uzağa, daha da uzağa bakıyorum her seferinde. Ama uzaklar iyi gelmiyor bir süre sonra. Güvenmiyorum kendime sonra. Sesim titriyor. Gülmelerini istiyorum başta. Sonra tüketiyorum kendimi. Her şey bitiyor ve sahne. Susmak istiyorum. Ne düşündükleri umurumda olmasa. Belki durakta otobüs beklerken birileri daha fark eder -benden başka- benim onlardan önce geldiğimi. Gülümseyince çevrilmez suratlar belki. Çok mu şey i