Hoşça kal.
Herkes yürüyor. Bir şekilde zaman geçiyor. Zamanın şarkısız geçtiği olmuş mu bugüne kadar. Her gün farklı bir şarkı çalıyor içimde. Benim kadar karamsar olmamalıydı bir insan. Sesim titrek, sesim ağlamaklı, gitmek istiyorum diyorum, kalsam ne olur bilmiyorum; gittiğimde ne olduğunu bilmediğim gibi. Hiçbir şey yürümedi. Ben eskisi gibi bir çikolataya sevinemedim, gülemedim gözlerine, sevemedim tekrar seni. Biliyorum tüm suç benim, suç benim kararsızlığım. Oysa ben tüm insanları, hisleri tanıdığımı zannederdim. Öyle değilmiş. Bazen insan orta yoldan da yürüyebilirmiş, ne sağa, sola geçmeden. Kimseyi geçirmeden içinden, geleceğini bilmeden öylece asılı kalabilirmiş. Biliyorum bunlar bize göre değil. Zaman geçmiş, her yer hep seninle dolmuş. Ne bileyim adım atmadığımız yer kalmamış buralarda. Bundan sonra hani birkaç yıl sonra aynı yerlerden geçince ne değişecek? İçimiz mi sızlayacak, ne bileyim o aldığım saati taktığında, zaman duracak mı bu sefer? Ya da tüm aldıklarımız başkalarının k