Beyaz Sayfada Beyaz Dizeler
“Bugün pazar
Bugün ilk defa güneşe çıkardılar beni.
Ve ben ömrümde ilk defa güneşin benden bu kadar
uzak
gökyüzünün bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.”
Lisedeyken gazetenin orta sayfalarında bir haber
okumuş, başta sevinmiş, sonra üzülmüştüm. Nazım’ın hayatı film oluyor! Ne güzel
diye geçirip içimden devam etmiştim okumaya. Mavi Gözlü Dev yazmışlardı büyük
harflerle haberin başına. Ama yeterli bütçe sağlanamadığı için film
çekilemiyormuş. Nasıl yeterli bütçe bulunamadı ki?
Filmin bir gün çekileceğinden emindim o zaman da.
Bu sene yine bir haber gördüm, yine büyük harflerle yazılmış, Mavi Gözlü Dev,
yakında sinemalarda! Büyük harflerle çok hoş duruyordu başlık, sıkıcı gazetenin
sayfasında. Küçük dünyamda büyük bir hayal olduğundan olsa gerek sinemaya
gideceğim günü hesaplayarak güzel hayaller kurmuştum.
Hayal dünyası sınırsızdı zaten. Bir de rüyamda görmüştüm. Yaşadığım yahut yaşayacağım şeyleri rüyamda görmekten yorulup uyanırım kimi zaman yatağımdan. Rüyalarım bu kadar gerçek olmak zorunda mı?
Hayal dünyası sınırsızdı zaten. Bir de rüyamda görmüştüm. Yaşadığım yahut yaşayacağım şeyleri rüyamda görmekten yorulup uyanırım kimi zaman yatağımdan. Rüyalarım bu kadar gerçek olmak zorunda mı?
Haftanın ilk günü gittim arkadaşlarımla Mavi Gözlü Dev’e. Nazım’ın Bursa Hapishanesi’nde geçen günlerini anlatıyor film. Arada hapishaneye girmeden önceki görüntülerinde Piraye beliriyor. Piraye; hayatımda en sevdiğim kadın dediği, kadınım dediği Piraye. Nazım’ın dizeleri dökülüyor Yetkin Dikinciler’in dudaklarından. Ne kadar da çok benzemiş Nazım’a, saçları, renkli gözleriyle. Benim de küçük mavi gözlerim olsaydı…
İnsanların Nazım’a olan tepkileri, Nazım’ı sevenler, sevmeyenler filmde anlatılmış. Küçük mutluluklara sığınıyor Nazım herkesten uzak olduğu hücresinde. “Ben bir başıma onlardan uzağım, /hep birlikte onlar benden uzak. “ Resim yapıyor, şiir yazıyor. Küçük bir tavşanda sevgisini besliyor. Sonra demir parmaklıklardan uçuruyor kendisi gibi tutsak kuşu dışarıya,
özgür dünyaya.
Dizelerin sarılsa öyle sarı kâğıttaki gibi
Eski bir sana koşsam yakalar mıyım,
Sende kalmış zamanı
Ne zaman tanıştım Nazım’ın satırlarıyla
bilmiyorum. Ortaokulda hoca şehirle ilgili şiir istemişti, açıp kitaplarından
birini yazmıştım, Nazım’ın şiirini. Hoca “Bu olmaz Pınar, sonra.” demişti.
Sonra? Sonra ne zaman gelir ki? Bir gün koskoca tahtaya büyük harflerle
yazmıştı “Tahir ile Zühre Meselesi”. Sonra gelmişti demek.
Lisede bütün son dönem şiirlerini incelediğimiz
kitabımızda, Nazım yoktu. Neden yoktu ki? Hala mı vatan haini Nazım? Şiir
dinletisi yapacağımız zaman “Nazım okumasınız iyi olur.” demişti hocam. İki
şiirini de ben okudum şiir dinletisinde. Aslında şiir okumayı sevmem, sözde
şiir duygusu veren insanları sevmediğimden. “Kerem Gibi”yi okurken ve daha şiir
dinletisi bitmemişken birer ikişer çoğalıyor alkışlar, gözlerim parlıyor.
“Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. “
“Komünist!” diye bağırıyor arkadaşım bana, Nazım
okuyorum diye.” Neden? Sen şunu okuduğunda terörist mi oluyorsun.” demek
istiyorum. Demiyorum, ben Mevlana’yı da severim çünkü. “Komünist değilim.”
diyorum sadece.
“Karlı Kayın Ormanı”nda şarkısını hep Zülfü
Livaneli’den duymuş olduğumdan, şiiriyle çok geç tanışmıştım. Nazım’ın en
sonunda:
“şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, tirenyolu, ova.
yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır Moskova...” yazmasına üzülmüştüm
biraz. Ben dinlerken hiçbir zaman Moskova olduğunu düşünmediğimden olsa gerek,
o anlattığı yerin.
Filmde bir yerde “Bugün Pazar” dizelerini söylüyor
Nazım. Ankara cezaevindeyken yazdığı bir şiir aslında. Filmde Nazım’ın Münevver
ile olan ilişkisi de anlatılıyor. Sonra Nazım en saf haliyle, dizeleriyle…
Filmdeki oyuncuları da çok beğendim, Yetkin
Dikinciler’in sesi hala kulaklarımda. Biraz durgun bir film aslında, ama hiçbir
karesinde sıkılmadım. Biraz daha ayrıntıya girilseydi daha iyi olacağını
düşünüyorum, oğluyla ilişkilerinden yahut cezaevi harici nasıl bir insan
olduğundan bahsedilebilirdi mesela. İzlenilmesi gereken bir film olduğunu
düşünüyorum, belki de Nazım’a nesnel bakamayan gözlerim, filmdeki bazı hataları
görmüyordur.
Film bittiğinde yerimden kalkmak biraz zor oldu,
siyah perdenin üzerinde, sabit, büyük bir yazıyla:
“Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
yazıyordu. Biz ki gönlümüzde nice vatan hainlerini büyüten insanlarız, Nazım
gibi insanları içimizden dışlarız.
Ellerimi arkama saklayıp
Koşsam küçük bir çocuk gibi,
Uçurtmanın peşinde
Ve renklerinde kaybolsam senin.
Ölmek nasıl bir şey Nazım,
Demişsin ya
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşcesine!
İtalik dizeler Nazım Hikmet Ran’ a aittir.
Yorumlar
Yorum Gönder