Ben Mehmet, ırkçıyım.-1

Ön not: Bu yazı parçalar halinde yayınlanacak sıkmamak adına.

Irkçıyım evet. Eğer buna tam olarak böyle deniyorsa ırkçıyım. Ne zamandı hatırlamıyorum. Bir arkadaşımla böyle bir tartışmaya girdik. Irkçısın ve değilsin tartışması. Otuz üç yaşındayım ve otuz yaşına kadar kimsenin beni böyle bir konuda eleştirdiğini ya da herhangi bir kişiyle böyle bir tartışmaya girdiğimi hatırlamıyorum. Ama bu çok yeni tanıdığım insan ki kendisiyle bir anda samimi olmuştuk. Bana bu kelimeyi uygun görüyordu. Öncesinde ırkçılık ya da insan ayrımcılığı hakkında bir düşüncem yoktu. İnsanları ayırdığım olmamış, milliyetinden ya da memleketinden dolayı davranış şeklimi değiştirmemiştim. Bunu bilinçsiz olarak mı yapıyorum diye düşündüm. Çünkü kafamda böyle bir düşünce yoktu. 

Ertesi gün en yakın arkadaşımla konuşurken Mehmet dedim, ben ırkçı mıyım. Tam da konuşmanın ortasında sordum. Evet, dedi. Nasıl, evet Mehmet dedim? Beni hep kayırıyorsun dedi. Mehmet'e olayı anlattım. Benim gördüğüm ve bildiğim kadarıyla değilsin dedi, ama işyerinde nasılsın bilemem dedi.

Mehmet'e sinirlendim. Yolda giderken bir sigara yaktım. Şu sigaradan bir türlü vazgeçemiyordum. Arabaya binip işe gittim. İş arkadaşlarımdan kime sorsam diye düşündüm. Ama çok erkendi. Sabahın köründe kimse böyle bir soruyu algılayamaz ve kimse bu soruya cevap veremezdi. 

Saate baktım. Saat 9:35'di. 11.30'a kadar kendime 'sus payı' verdim. 13.30'sa belirlediğim birine soracaktım, sonra vazgeçtim, herkese sormaya karar verdim. Ama sabah stresi ve açlığı geçsin bir.

Öğle yemeğine kadar maillerime baktım, cevap yazdım ve günlük diğer işlerimi hallettim. Belli bir saate odaklanınca işleri daha hızlı yapıyormuşum, bunu anladım. Yeni tanıştığım sevgili 'Yiğit' bein bana tek artısı bu oldu. Tabii kendisinin hoş sohbetini de sevdiğimi yadsıyamam. Öğle yemeğine herkes gitti ver geri geldi bu arada.

İlk önce iş arkadaşlarımın listesine göz attım. Herhangi birini belirlesem bilinçaltım haklı çıkmak istediği kişiyi seçecekti. Ofisteki altı kişiye de sırayla sormaya karar verdim. Herkes işine daldığından kimsenin bir diğerinden haberi olmayacaktı.

Sıralamayı da yine masama olan uzaklıkları şeklinde yaptım. Hiçbir kişisel fikrin ya da sıralamanın istatistiğine dahil olmayacaktı bu şekilde sıralamam. İstatistik hocam benim bu hareketimi görse benimle gurur duyar diye düşündüm, ayrıca onu da iş akadaşlarımdan sonra bu soruyu sorulacaklar listesine ekledim; o adil biriydi, doğruyu söylerdi. Şu an için Yiğit ırkçı ya da kibar bir dille ayrımcı olduğumu öner sürmüş. Ben de bu fikri antitez ve şahitlerimle çürütecektim. Canım Mehmet ırkçı ya da ayrımcı olmadığımı (yani en azından günlük hayatta) söylemişti. (Selim Işık mı olmaya başladım ben, yine mi? Tutunamayanlar hastası olmanı zararı, siz önemsemeyin beni

Yani durum 1-1'di.

İlk sırada Arda vardı. Arda'yı kahve içerken yakaladım. Kahveyi çok sever. En iyi anında yakaladım. Nasılsın dedim. İyiyim dedi. Kız arkadaşıyla arası iyiydi, yakın zamanda evlenecekti. Ben de konuşmamızın ardından ben insanları ayıroyor muyum, yani ırkçılık yapıyor muyum dedim?  Sen siyasetle ilgileniyor musun ki diye sordu. Ben seni tarafsız sanıyordum dedi. Tam biri bana ırkçısın dedi diyecektim ki içimdekine 'SUS' dedim, sen ırkçı değilsin.

2-1 olmuştu.

Ardından Ahsen'e doğru ilerledim. Ahsen aşkını itiraf edememiş, bana aşık bir hatundu.Yeşil gözlü, kedi bakışlı, dışarı makyajsız çıkmayan bakımlı, ama beynine bakım yapmayan bildiğimiz bir kadındı. Çok güzel olduğu ve bemim istemediğimi bildiği için hiç aşkını ilân etmedi. Ama ben ve ofis ahalisi onun aşkını biliyor.

Ahsen dedim, napıyorsun, gel sana çikolata ısmarlayayım. Gözlerime keskin baktı. Bana aşıktı.  Ama gururu ve güzelliği bir erkeğe aşkını ilân etmeye fazlaydı.

Ahsen  sence ben insan ayırıyor muyum dedim? 

Ahsen baktı, evet dedi. Nasıl yani dedim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not