Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Benim İnsanım

  Sarı. Behzatla ilk tanıştığımız gün gibi. Pencereden baktığımda sapsarı dışarısı. Alışmalıyım. Önce düşünmemeliyim. Eskiyi düşündüğünde daha zor oluyor unutmak. Ben unutmaya çalıştıkça önüme fotoğraflar, sesler, kokular, gülümsemeler düşüyor. Ne kadar zamandır eskisi gibi bakmıyor gözlerin Behzat? Uzun zamandır tartışıyoruz, neden iki dakika sonra telefonu açtın, neden gereksiz bir şeyi unuttun veya niye annemi aramadın diye. Birbirimize bağırıyoruz, sonra hep ben ağlıyorum ve sen özür diliyorsun. Hep böyle oldu Behzat. Üniversitede tanıştığımızdan beri. Hep ben ağladım ve sen özür diledin. Ben gittim, sen geldin. Alışamıyorum bu sefer. Altı ay önce. Buzgibibirkışgünü. Ben yine nezle olmuşum, sesim kısık, bir arkadaş yemeği, Behzat’ın işyerinden biri ayrılıyormuş. Herkesi az çok tanıyorum. Altı yıl olmuş evleneli Behzatla. Behzat benim insanım. Biri var yemekte, tanımadığım, tanışıyoruz, ama ismini hatırlamıyorum, hoşlanmadığım bir insanı hatırlamıyor hafızam. Ama o ısrarla adımla se

Modernsen!

Resim
  Ben modern bir kadınmışım, mantıklıymışım. Keşke hiç öyle görünmeseydim. Öyle herkes gibi sinirlenebilseydim seninle sevgilini mutlu gördüğümde. Çok normalmiş gibi davranmak yerine senin yüzüne tükürebilseydim. Senden nefret ediyorum ya da sen benim için hiçbir anlam ifade etmiyorsun diyebilseydim. Ya da kızın yüzüne bakıp seni de bırakacak diyebilseydim, hem de onun hiç suçu yokken. Ya da seni olur olmadık bir günde hafifte içmişken arayabilseydim. Arayıp ben seni bıraktım, ama bunun tek suçlusu sensin diyebilseydim. Ama ben mantıksız davranamam. Davranırsam ayıplarlar. Oysa o kadın, nasıl da bağırıp saçını başını yolarım demişti o kadına. Sevdiği adamı o kadınla görmüştü. Haklıydı, sevgilisini de tekmelemişti. Benim gibi basit bir şeyden çekip gitmemişti. Korkak değildi. Bırakmamıştı sevdiğini. Keşke sinirimi anlatabilseydim sana. Sizi gördüğümde dişlerimi sıkarken kırdığımı, kalbimde birleşen düğümü, gözlerimdeki acı buğuyu, keşke küfredebilseydim o an sana. Şerefsiz ya da adi diy

Yıldızlar kadar uzak ve parlak mısın Deniz?

Resim
  Sevgili Deniz Sene 2010 temmuz. Gün yine sarı, zaman yine zor. Ve ben nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Hiç mektup yazmadım çünkü Deniz. Nasıl olur, nasıl yazarım bilmiyorum. Bugün İstanbul’un sıcağında bilmem yine hangi müşteriye laf anlatmaya çalışırken; dışarıda bir kaza oldu, bir anda durdu caddedeki tüm araçlar. Arabalardan birinin teybinde bir şarkı çalıyordu; uzun zamandır dinlemediğim. İlkin hiçbir şey hissetmedim. Aynı sıkıcı tonlamamla, karşımda beni televizyon seyredermiş gibi izleyen müşteriyle konuşmaya devam ettim. Ama bir an, bir nota, belki de bir ses geçmişten çıkıp geldi de öylece durdu yanımda. Her şey durmuştu Deniz; araçlar, ben ve hatta yanımdaki müşteri bile susmuştu artık. Devam edemedim konuşmama. Tüm satış stratejilerimi unutmuştum artık. “kimimiz yıldızlar kadar uzak, kimimiz dört duvar ardında” diyordu şarkı. Bir on dakika sonra falan müşteri gittikten, trafik düzeldikten ve şarkı bittikten sonra hiçbir acının geçmediğini anladım Deniz. Geçmişi öylece o şark