Ben kimim?

 
Ben Pınar'ım, ismim gibi düz, sade ve yalın.

Bin dokuz yüz seksen yedi yılının ağustos ayında, hem de çok sıcakta, insanları nefret ettiren bir sıcakta, geceye yakın bir saatte doğmuşum. Saati hatırlamıyorum, anneme sormam lazım. Annem telaşlı benim, daha çok. Babam sakin, ben tipten yarı anne, yarı baba; karakter yüzde seksen babam; yüzde yirmi annem olmuşum. İlkokulda, ortaokulda çekingen, lisede çekingenliğini atmış, ama sessizliğini hiç bırakmamış, hep kalabalık çevresi olsa da yalnız kalmayı, kitaplarla kalmayı, kalemlerle oyun oynamayı, kalemleri, defteleri okula hazırlamayı zevk edinmiş biriyim.

Ben kimim? Tersim. Tersten konuşan, kafası bir dünya, hayaller dünyasında, kendi kendine konuşan bir deli. Aslında şöyle uzay sistem merkeziyim demiştim kendim için öncesinden; aynen böyle biriyim. Legoyla oynamaya bayılan, sevdiği insanlar için yapmayacağı şey olmayan biriyim. Bir kusurum düz olmam, çok düz. Her şeyi düz söylerim, dolandırmandan. Buna üzülebilirsiniz, yalanlara alışıksınız belki. Ama ben böyleyim.

İlkokulu çok sevdim. Hasan Saray, güneş gözlüklü öğretmenim; şiir yazdığım ikinci insan; o bizim ilk öğretmenimizdi. Hala severim o zaman tanıdığım insanları; Cansu'yu, Hatice'yi, Şeyma'yı, Akın'ı, Yasin'i, Akın'ı... Ortaokulda şiirler öğrendik Emine Topal sayesinde, matematiği sevdik Ergül Akı sayesinde. Ama ben en çok liseyi sevdim; en sevdiğim öğretmenim Ahmet Günüç'tür. Hayatım A.G'den sonra ve önce olarak yazılabilir. Kendisi benim yazı yazmamı en çok destekleyen, bizi her konuda koruyan tek insandır. Çekingenliğimi sayesinde katıldığım tiyatro, etkinlikler vs sayesinde atmış bulunmaktayım. Benim için en değerli öğretmendir. Kendisini tüm öğrencileri çok sever, bu düşünceye eminim Ahmet hocayı tanıyan herkes sahiptir. Sahip olmayanlarsa henüz tanımamıştır. Hanife (Aydoğdu) hoca matematik aşkımı arttırmış, Handan (Eşkin) hoca öğretmenlerimizle bile arkadaş olabileceğimizi göstermiş, Orhan (Tükek) hoca kimya dışında sayılarla dolu olan güzel beynini bize göstermiş, tarihi zevkle dinlememize sebep olmuş Süleyman hoca. Hayrullah hoca; hayatımda sevdiğim tek rehberlik öğretmeni. Ben en çok liseyi sevdim. Orada sayısız güzel insanla tanıştım. Deryayla, Mehlikayla, Burçakla, Salihayla, Tuğbayla, Merpuyla, Onkök'le, Açanal'la ve bir sürü güzel insanla. Sonra dershane. Tanıştığım güzel insan Semih, onun sayesinde tanıştığım Özgür, Ayşe, Burak, güzel insanlar.

Sonra Marmara, üniversite. Oradan tanıdığım dört güzel insan Raif, Alev, Cem ve Aybife ve birkaç iyi hoca, Fuat Ercan. Gerisi boş, berbat bir bina yığını, berbat bir devlet üniversite anlayışı. Diplomamı bile almadım hala.

Üniversite zamanında en sevdiğim insan abim; şu an kızkardeşim gibi sevdiğim Yaseminle evlendi. Benim sevdiğim iki insan olmuş oldu. Ailemiz beşlendi.

Sonra yüksek lisans ve İTÜ. Hayatımda tanıdığım en iyi hocalarla tanıştığım ikinci bir dönem; Ümit Şenesen; Ümit hoca tanıyabileceğiniz en iyi hocalardan biri. İşini iyi yapmak deyimini ben Ümit hoca ve Ahmet hoca sayesinde öğrendim. Sonra Derya Gültekin Karataş hoca; her konuda konuşabildiğim tek insan oldu. Suat Küçükçifçi hoca, ben onun kadar kendine güvenen ve rahat akademisyen görmedim, hem okula girerken jürimdi, hem de tez jürimdi; en sevdiğim akademisyenlerden birdiri. Yücel Candemir hoca; ben onun kadar bir konuya bağlı bir insan görmedim. Her ulaştırma deyince gözlerinin parlamasını unutamıyorum. Daha ilk oryantasyonda onun ulaştırmayı anlattığını dinleyince ulaştırma çalışmaya karar vermiştim. Ve Umut, bizim abuk sabuk sorularımıza bile her zaman cevap veren, Çekmecefanzin sayesinde yeniden yazı yazmaya başladığım Umut. İTÜ binasıyla, güzel insanlarıyla; aynı lisem gibi hep benim için ayrı oldu. 
Sonra yüksek lisansta Çınarım doğdu. Çınar benim en sevdiğim insan, benim kuzum, yeğenim. Hayatta en çok sevdiğim insanın abimin oğlu. 

Şimdilik bu kadar. Yıllar geçince insanlar güzellikleri, çirkin geçen zamanların bile güzelliğe giden bir yol olduğunu görüyor.  Ve hiçbir şey için; ölüm ya da hastalık dışında hiçbir şey için üzülmemelidir insan.


Yorumlar

  1. İç dünyanızı anlatan cesur yazılarınız için tebrik ederim sizi...

    Ve hiçbir şey için; ölüm ya da hastalık dışında hiçbir şey için üzülmemelidir insan.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not