İktisat'ı nasıl seçtim?

Not : Bu yazıyı uzun olmaması adına birkaç seri halinde yayınlayacağım, yazı yüksek lisansın bitimine kadar devam edecek. Biraz uzun olabilir; ancak iktisat okumak  isteyenlere bir önbilgi olabilir görüşündeyim. Lafı çok uzatırsam, şimdiden affola. 
 
Ben sayısal mezunuyum. Liseyi Çemberlitaş Kız Lisesi'nde okudum, biz lisenin son kız mezunlarıyız, bizden sonra karma Anadolu lisesi oldu. Ben hem kız lisesinin rahatlığından, hem de lise iki ve sonda yaşadığım psikolojik birkaç sebepten ve en önemlisi nasıl çalışacağını bilmemekten dolayı ÖSS'ye pek hazırlanmadım. Bir de son yıl taşındığımızdan yolda inanılmaz yoruluyordum (çünkü ev-okul arası iki vesaitti ve o güne kadar hiç servis harici otobüsle eve kendim dönmemiştim) eve gelince saatlerce uyuyordum. ÖSS'ye son yılın ikinci döneminde tam anlamıyla çalışmaya başladığımı söyleyebilirim. Bu dönem programlı çalıştım; ama bazı şeyler için artık çok geçti, sayısal okuduğum  için bir sürü ders, stres ve çalışacak  bir sürü konu vardı. En çok matematiği sevdiğim için genelde onu çalışıyordum. Sevmediğim derslerin üzerinde durmuyordum, sanki onlar ÖSS'de çıkmayacak. Ama pek ders çalışmasam da her zaman dershane ve okulu çok iyi takip eden bir öğrenciydim. Yani en azından dinlerken ve not alırken birçok şey kalmıştı aklımda. Ama programlı çalışmak için epey gecikmiştim. Oysa buna lise ikide hafif hafif başlasaydım çoğu şey daha iyi olur, daha iyi, istediğim bir üniversiteyi ve istediğim bir bölümü kazanabilirdim. Bunu bu kadar nasıl emin söylüyorum, anlatacağım.
 
Üniversite sınavı günü yağmur yağıyordu; 17 haziran 2005. Ben sınavda fazla rahattım. Stresin bana verdiği garip bir tedirginlik: rahatlık. Normalde sözel bile çözebilen ben ikinci kez çözemediğim  sorulara dönme imkanını zor buldum. ÖSS'ye gireli sekiz yıl oldu, ama bu anları çok net hatırlıyorum. ÖSS'den çıktığımda ve soruların yanıtlarına bakarken az çok puanımı hesaplayabildim. Bundan on puan vs altında bir puan aldım ÖSS'den.
 
Sonra tercih zamanı. Ben ÖSS'de sondum, bizden sonra ikili sisteme geçilecekti. O yüzden çevremdeki çoğu kimse yeni sınav sistemine girmemek için tercih yapıyordu. Ben hem korkak, hem de yeniden hazırlanıp mahalle baskısına (yok kazanamamış denmesine) dayanamayacağımdan tercih yaptım. Ama ne tercih. Bana kimse yardım etmedi. Aslında hem dershaneye hem de lisedeki rehberlik öğretmenime danıştım. Ama sonuç tercihlerim tamamen kendi fikrimdi. Rehberlik hocam Hayrullah hoca; bu kadar karışık tercih yapma demişti, gülerek ne olmak istediğini bilmiyor musun diye sordu. Açıkçası ben edebiyat hocamızın verdiği otuz yıl sonra ne konumda olacaksın kompozisyonunun ödev verildiği gün okulda bulunmadığımdan (ki çok ender okula gitmemişimdir, hasta falandım sanırım) bunu ciddi ciddi pek düşünmemiştim.
 
İlkokulda doktor olmayı, ortaokulda (Ayşe Kulin, Adı Aylin okuduğumdan) psikiyatrist, ortaokuldan mezun olmaya yakın Matematik öğretmeni, lisede ise Matematik Mühendisi olmayı istemiştim. Yaptığım tercihler ise şöyleydi: İlk sırada babamın özellikle istediği, ama benim o zamanlar diplomalı esnaf olarak gördüğüm eczacılık, sonra matematik-bilgisayar, sonra iktisat, sonra ekonometri, sonra kimya, sonra gıda mühendisliği ve en son makine mühendisliği. Bunların hepsinin farklı üniversite olduğunu söylemiş miydim? Sanırım bir kişilik bunalımı geçiriyordum. İnsan ne olmak istediğini, hangi üniversitede okumak istediğini bilmez de bu kadar karışık bir tercih yapar mı? ÖSYM benim tercih listeme bilgisayarla değil de manuel olarak baksa loto usulü bir tercih yapıldığını düşünürdü. Ben o dönem Bahçeşehir Matematik-Bilgisayar bölümüne (%50 burslu) puanım yettiğinden, hatta altı yedi puan daha yüksekti; burssuzunu yazmamış, üniversitenin her türlü imkanını araştırmış, her şeyi biliyordum. Ta ki doğumgünüm olan 20 ağustos a  kadar.
 
Sonuçlar açıklandı. Saat 10'da, doğumgünümde, bundan yaklaşık sekiz yıl önce. O gün tavuk göğsü yiyordum, tam sonuçlar açıklanırken; ben o kadar emindim ki; Matematik-Bilgisayar olacağına, sonuçları açtım, başta yoğunluktan açılmadı, sonra tekrar yeniledim, açıldı. Sayfayı aşağı kaydırdım. Bir baktım Marmara Üniversitesi, Türkçe İktisat. Hiç aklımda yoktu, hep Bahçeşehir'e yoğunlaştığımdan ikinci, üçüncü tercihlerimi unutmuştum. Başta üzüldüm, ama sonra yine de kayıt oldum. Çünkü ÖSS'den itibaren bazı şeylerin kaderimiz olduğunu düşünmeye başladım. Ben daha az çalışmıştım, moral bozukluğu,  en yakın arkadaşlarımın o yıl başka okula geçmesi, çalışmayı bilmemek gibi bahanelerim vardı. Ama yine de insan uğraşsa da çabalasa da bazen önüne geleni yaşamayı bilmeli. Yani çabalamalı elbet, ama olana  da şükredebilmeli kimi zaman.
 
Bu yüzden ben 2005 yılında Marmara Üniversitesi, Türkçe İktisat bölümüne, Haydarpaşa kampüsünde kayıt yaptırdım, dil sınavına da Göztepe Kampüsünde girdim. Tabii daha sevgili Bahçelievler kampüsümle henüz tanışmamıştım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not