Başka Bir Şarkıdır Söylediğim Benim

“Sessiz gelir yanıma
Başını dizime yaslar
Öylece uyur,
yağmur çiseler
Damla damla gözyaşlarında…”


14 yaşımda -ki bu dönem Süper Baba’nın da, İkinci Bahar’ın da bittiği dönemdir artık-, televizyonla aram bozulmuştu. O zamandan beri ailemle yediğim akşam yemeklerinde beraberce izlediğimiz filmler ve eğer erken uyanmış da okula gitmediysem izlediğim çizgi filmler hariç televizyon pek izlemem. Aslında daha çok Süper Baba’nın bitmesiyle biten bir televizyon serüvenidir benimkisi. Belki de bir şeylerin bağımlılık yaratmasından sıkılmış ruhum televizyon izlemeyi de terk etmiştir bir gün, hipermetrop olmasına rağmen gözlük takmaktan vazgeçmesi gibi.

Süper Baba’nın olduğu yıllarda her Cuma günü, akşam olmasını bekleyen küçücük bedenimle dizinin başlangıç saati yaklaştığında çekmecemden çıkartıp flütümü ve sanırım her çocuğun da o zamanlar yaptığı gibi Yeni Türkü’ ye eşlik ederdim, Süper Baba’yı çalarken onlar. İlk ben söyledim kavgası yapacak kadar küçüktüm o zamanlar. İlk ben çalmaya başlamıştım ezbere Süper Baba’yı kuzenlerimin arasında. Yeni Türkü’ yü o zamanlar bilip bilmediğimi hatırlamıyorum. Ama her hafta daha da geliştirerek çaldığım şarkılarını hüzünlü bulmuyordum en azından o zamanlar.

Dizinin müziklerini de Yeni Türkü’nün yaptığını çok sonradan öğrenecektim. Yahut öğrenene kadar sadece Süper Baba’yı söylediğini zannettiğim Yeni Türkü’ nün aslında her yaşımda beni gün geçtikçe daha uzaklara götürecek ve yine alakasız bir yer ve zamanda yazmam için beynimi zorlayacak şarkılarının olduğunu duyup görecektim. Nedense her dinlediğimde gözlerimi kapattığım şarkılarında bazen kendime şaşarak en sevdiğim şarkı bu dediğim bile olmuştur.

Hangisini daha çok sevdiğime tabi ki karar verememiş de olsam, bazı şarkıları farklıdır benim için. Can Yücel’in sözlerini yazdığı “Başka Türlü Bir Şey” in daha sözleri çalmadan başında çalan müziği bile benim gibi hasta bir ruhu, bir gece vakti uçurabilir umarsızca.

Nedense bana küçük bir kızın ayaklarını yere vurarak koşmasını hayal ettiren “Yağmurun Elleri”, herkesin bir zamanlar şarkısı olmuş “Olmasa Mektubun”, sözlerini yine Murathan Mungan’ın yazdığı ve her dinlediğimde kafamı bulandıran “Çember”, biraz daha hareketli “Deliler”, şimdilerde hüzünlendiren “Süper Baba” ve sanki bir ağıt gibi içime yerleşen “Öyle Sevdik Seni” yi en çok sevdiğim şarkıları arasında sayabilirim.

Geçen sene bahar döneminde Yıldız Teknik’teki Yeni Türkü konserinde herkesin sessizce kendi içinde kaybolduğu bir anda pek sevgili Derya Köroğlu zıplayarak “Yedikule” nin unutulmayan, unutamayacağımız melodisiyle dinleyenlerin ruhunu biraz olsun temizlemişti belki de. Ancak video’ya aldığım şarkılarda keşke ben ve arkadaşım söylemeseydik şarkıları, pek bir komik olmuş nezleye yakalanmış sesimle şarkılar.

Gecenin karanlığında ve sessizliğinde bir kahveye dayanmışken uykusuzluk, daha bir güzel geliyor Yeni Türkü ile yalnızlık. “Her Dem Yeni” albümleriyle her dem vazgeçilmezim olacak grubun tabi ki sevmediğim şarkıları da var, “Yeşilmişik” gibi. Nicedir sevdiğim insanlara ısrarla dinlettiğim şarkılarında uzaklarda bir yerde yaşama umuduyla, uyuyacağım bu gece.

Şehir sessizce gömüldüğünde içine, bir melodi sızar hala uyumamışların ruhuna:

“… Öyle sevdik,
öyle sevdik seni
Hiçbir şey döndüremez bizi
Kimimiz yıldızlar kadar uzak
Kimimiz dört duvar ardında”
24 Mayıs 2007 Perşembe

Not: Şimdi pek sevgili bitirim arkadaşım Derya alınır sesine kötü dedim diye, onun sesi güzeldir aslında. Bu yazım da bitirime gitsin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not