Mio fratello è figlio unico (Abim Evin Tek Çocuğu)
Evden uzaklaştığı ilk gün onu geçiren sadece abisiydi. Trenin camına
kafasını yaslamış, ilk defa uzağa gitmenin verdiği huzur ve
tedirginlikle dışarıya bakıyordu. Çevresinde olup bitenlerden habersiz
bir çocuktu daha.
Düşünce yapısı oturmamış kişilerin toyluğunda oradan, buradan fikirle faşistliğin sembolü haline gelir Accio. Kavgacı, ailesiyle bir türlü anlaşamayan Accio, kendini faşistlerin yaptığı eylemlerde bulur. Aslında durum faşist olmaktan daha öte; boşluğun bir şekilde bir düşünceyle ya da bir başkaldırışla dolmasıdır. Accio en başında farkına vardığı gibi yalnızdır.
Rahip
okuluna gitmeyi başta sorgulamamıştı, ancak sonra abisinin de aklını
çelmesiyle fikrini değiştirip rahip okulundan ayrılmıştı. Teknik okulda
okumak değildi isteği, edebiyata girmek istiyordu. Ancak ailedir,
engeldir, teknik liseye girmişti.
Düşünce yapısı oturmamış kişilerin toyluğunda oradan, buradan fikirle faşistliğin sembolü haline gelir Accio. Kavgacı, ailesiyle bir türlü anlaşamayan Accio, kendini faşistlerin yaptığı eylemlerde bulur. Aslında durum faşist olmaktan daha öte; boşluğun bir şekilde bir düşünceyle ya da bir başkaldırışla dolmasıdır. Accio en başında farkına vardığı gibi yalnızdır.
Küçük,
eski bir ev. Kirişleri güçlendirmek için sonradan yapılan demirler
olmasa belki de yıkılacak. İşçi ücretiyle geçinen ailenin üç
çocuğundan diğeri olan Manrico komünisttir, o da kardeşi gibi eylemlerde
bulunur. Ancak Accio’nun aksine yakışıklı, sevilen, dinlenen biridir.
Manrico’ya destek veren anneleri, bir ev için; ev partisine oy veren
ailesinin geçimi için uğraşan bilindik bir ev kadınıdır.
1960
ve 1970’li yıllardaki İtalya’nın siyası yaşamını konu alan film,
Accio’nun faşist, Manrico’nun komünist düşünceleriyle karşı karşıya
gelmelerini anlatıyor. Eylemlerde, evde birbirinin boğazına yapışan iki
kardeş yine de ‘kardeş’ olmanın anlamıyla birbirlerini savunmayı da
hiçbir zaman unutmuyorlar. Diğer kız kardeş de tabii sevilen Manrico’nun
yanında ve yoldaşlarıyla beraber bir müzik grubunda bir müzik aleti
çalmaktadır.
Accio
sinirli yapısı yüzünden kimseyle anlaşamaz, herkesle kavga eder.
Koridorun önündeki küçük odasından –belki oda bile denilemez- ve
ailesinden umudunu keser. Bilinçsiz bağırışları, kavgaları ve karakoldan
eksilmeyen görüntüsüyle aksi biri olup çıkar. Abisiyle bütün
düşüncelerinin uzağında kardeş olup anlaşabilmelerini tek bir şey
engeller.
Film
mizahi dille, İtalya’nın 1960 ve 1970’li yıllardaki faşist ve komünist
eylemlerinden yola çıkarak zıt iki fikrin bir ailede doğmasını
anlatıyor. Film 2007
İtalya David di Donatello Ödülleri’nde en iyi Kurgu, en iyi senaryo, en
iyi erkek oyuncu (Elio Germano), en iyi yardımcı kadın oyuncu (Angelo
Finocchiaro) ödüllerini almış. Filmlerde hep sorunlu kişilerin yanında
olmamdan mıdır nedir Accio’yu daha çok sevdim Manrico’ya göre. Film ilk
dakikalardan güzel müzikler duyacağımızın haberini veriyor ve film
boyunca dinlediğim müzikler hâlâ aklımda.
Film
Ekimi’nin geçen sene beni hüsrana uğratan bir filminden sonra böyle bir
film izleyeceğimi düşünmüyordum aslında. Büyük bir etki bırakan
filmlerden değil kuşkusuz, yani en azından benim için. Ama biraz
arkamıza yaslanıp suratımızı gevşeterek eğlenip düşünebileceğimiz bir
film. Sonra da ayaklarını uzatırsın iskelede, önünde deniz, arkada
müzik, karşında Accio ve filmden çıkarken garip bir hüzünle o cümle
çıkar yine ağzından:
“Abimi özledim lan!”
Yorumlar
Yorum Gönder