sus(ma)sak

Susmalıyız, yok, en iyisi konuşalım.

Olmamalıydı. Ama yapabilirdik. Kaçabilirdim, bitebilirdi. Belki de burada olmamalıydım. Başlamak ne feci bir hastalık, neden bir türlü dengesini sağlayamaz bu garip insan ben? "Neden" diye sorularla allak bullak eder beynini? Uykum var, oldukça. Hastayım, beynen, ruhen, fiziken, her şekilde. Başımda bir ağırlık var atsam, kurtulsam diyorum kimi zaman. Üzerimde bir zaman var, hala inanmadığım, inanmak istemediğim. Koşmak istiyorum bazen, deniz sanırım, deniz. Görmeyeli çok oldu denizi, bazen denizi özler, denizi olan şehirlerde doğmus insanlar. Ben nerde doğdum ki sahiden. Bazen düşünüyorum da, belki ben diye biri yok, öyle birileri benim olduğumu sanıp ustume hayaller kuruyorlar, belki de ben kendim şu anda hayal kuruyorum. Benim üstüme hayal olduğunu da nerden cikardim.

Korkuyorum. Çok acayip, icimde hicbir zaman anlamlandıramayacağım bir sey var, belki sinir hastasi oldum bu yaşta. Ben sahiden, ilkokula gittigimden beri her yaşımda kendimi anlamsız bir sekilde üstün hissettim. Hep biliyordum. Kahretsin ki, her zaman her şeyin farkındaydım. Hayalciydim evet, kaçıktı dusuncelerim hep. Ama hep biliyordum. Şimdi de biliyorum. Bilmek güzel aslında. Güzel uçmak, evet hala ucmak istiyorum.

Bugün düşündüm, sahiden cok anlamsız biriyim ben. Küçükkken bile, sırf kendi komplolarımla denize gitmek için yeni bir yol bulup kuzenlerimi baştan çıkartıp, sabahın köründe denize girip dedemlerden azar işittiğimizde suçlu bendim. Evet suskun ben aslında hep suçluydu. Uç uç boceklerini kavanoza doldurma planları da hep benden çıkardı. Yoksa karıncalara yuva yapmazdı kimse. Herkes sessizdi, kimse kumaş parcalarından yeni bir evi olsun istemezdi. Hepimiz çocuktuk. Ben ruh hastasıydım. Hala da oyle. Hiç degişmedi.

Bazen unutulurdum evet, unutulurdum. Umursamazdım, tek başına oturur, kendimle konuşurdum. Yazlık diyorum, özledim eski günlerdeki gibi koştugumuz, havuz yapılacak yerdeki boşluğa düştüğümüz gunleri. Köpeğe tas atıp peşimden koşturttugum, bisiklette bataklıga düştüğüm, en saçma halimle karşı çıktığım, tüm gururumla aç kaldigim gunleri. Çocuktuk sahiden o zaman. Çamurdan yaprakla dolma yapardık. Balkonun kenarında bütün kirazlari yiyip de hasta olduğumuz gunlerdi. Çocuktuk hepimiz, kalabalıktık, bense ruh hastasıydım.

Kafam yine allak bullak. Olmadık zamanlarda olmadık şeyler söylüyorum. En iyisi susmak. Özlemek ne fena şey, sözcükleri ozlemek falan. Ben bu aralar cok üşüyorum, başımda bir ağrı var, gözümün üstündeki kemik kırılacak gibi ağrımakta, korkuyorum. Neden şimdi yaziyorum bilmiyorum. Su allahın cezası kitaba neden başladim ki, belki de ondan...

Susmaliyiz, yok yok en iyisi konusalim. Ben basladim, belki devami gelir, ne de olsa daha bitiremedim...

Yorumlar

  1. dimi mehlika biz lisede o kadar cok konusmusuz ki konusacak pek sey birakmadik sanirim. yok ya biraktik sen cok gevezesin. Hem kilisede carptigin-iki kere carptigin yeri unuttugumu sanma- Tabii ardindan ben de carptim. Aferin bize. nerden geliyor bunlar aklima. Uzgunum ben ya.

    YanıtlaSil
  2. Ben de üzgünüm ya. Bir çok şey...
    Nerden geliyor bunlar aklına...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not