Uçtu

Uçtu. Yolunu kaybetmiş bir kelebek sessizce süzüldü odamın içinde. Perdeye yansıyan ışığın içinden geçti ardından. Belki birazdan ölecek diye geçirdim içimden. Sonra kelebeklerin zamanı geldi aklıma. İnsanların anlamlandıramadığı zamanları. Durdum. Perdedeki küçük rozetin üzerinde durdu kelebek. Uzundur görüşemediğim bir arkadaşımı hatırlattı rozet. Bilinçsizce ağlamaya başladım birden. Uykusuz kaldığım günlerde tıkırdatırdı bazen kapımı, ağlamak. Yine o yarım halimi doldurmak için gelmişti belki de. Aslında ne kelebeğin ölümü hatırlatmasıydı ağlamama sebep, ne de arkadaşımı özlemem. Herhangi bir bahaneye sığınabilirdi ruhum. Mesela abimin on gün sonra askere gidecek olmasına da ağlayabilirdim.

Baktım. Kelebek sanki o an, evet fark ettiğim bir anda, küçük bir tırtıl oldu, çirkin ve genç. Birazdan yaşlanacağını düşünmeden, yeniden uçtu kelebek, beni hayalimden çekercesine. O an, kayboldu önümdeki aynada ifadem. Gözlerim ağırlaşmıştı zaten, korkuyordum uzakları göremez diye bir gün, yakını göremediği gibi. Bir ağrı saplanmıştı gözümün üstüne, geçmek bilmiyordu. Bir bahaneye sığınabileceksem buna da sığınabilirdim elbet.

Başladı. Tanıdık zamanları hatırlatan şarkı bıraktı notalarını sessizlige. Gecedir karanlıktır, belki de bu yüzdendir insanı acılara gömmesi. Şarkı uykuda kalmış bir zamana götürdü beni, zaman, hiç acımıyordu insana. Kelebek de tüm renklerini, çizgilerini kaybetmiş gibi uçtu önümden yine. Sertçe vurdum elimi masaya, şarkıyı kapatmak için. Durdu şarkı, o anda işte yeniden geldi yalnızlık. Hiç gitmemişti, biliyorum.

Sımsıkı çektim yorganı üzerime. Eskiden olduğu gibi, sıkıca sarıldım sonra yastığıma, küçükken güzeldi susam sokaklı yorganda uyumak. Oysa şimdi sıkıcı bir çiçeğe dönüşmüştü yorganım. Beynimi yere döküp parçalamak yahut silmek isterdim. Düz mantık bir insan olabilirdim elbet, daha az düşünürdüm en azından. Herkes gibi basitçe yaşayabilseydim aslında, şu an uykusuz kalmaz, gözlerimde yarın için bir kırmızılık bırakmazdım.

`Kararlı değilsin.` dedi bir ses. Ben eksikliğime sığınıp bir kez daha sarıldım yorgana. Abimin gidecek olması tekrar acıttı içimi. Yeniden yalnız kaldım. En olmadık zamanlarda gidiyordu, insanlar hayatımdan. Alışmak lazım, alışmalıyız her şeyin bitmesine.

Acımasızca şarkıyı açtım yeniden. Tüm sessizliğini bozarak gecenin, bildik ezgisiyle yeniden dağıldı şarkı. Konuşmak istemiyorum, anlatacağım bir şey de yok aslında. Yazmaya gelince bile yalan atıyorum kendime. Sustum, en iyisi düşünmemekti belki de.

Kayboldum ardından küçücük odamda, pencereye yanaştı kelebek. Yaşlanmıştı, korkulu gözlerle baktım ona. Birazdan ölecek gibi ve beni yalnız bırakacak gibi... Ağladım, gitmesine herkesin ve ardından hiç alışık olmadığım halde küfrettim. Açtım pencereyi, kelebek süzüldü gitti önümden. Yalnız bıraktı beni, biliyorum hep yalnız kalacaktım.


31.07.2007 23:28:11

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not