Ümit Şenesen

Bazen bir şeyi çok istersin ve olmaz. Üniversiteyi hep İTÜ'de okumak istemiştim, ama olmadı. Üniversiteden sonra yüksek lisans için yine İTÜ'ye başvurdum. Kapısından girdiğimde bile garip hissettiğim bambaşka bir yerdi İTÜ benim için. Mülakattan sonra okuldan Beşiktaş'a doğru inerken kafamdan bir sürü şey geçiyordu. Olur mu, olmaz mı, sorular ve tabii hayaller... Çocukken yaptığım gibi "yatıcaz, kalkcaz, yatıcaz kalkıcaz sonuçlar açıklanacak" diyerek sonuçların açıklanacağı günü bekledim.




ve bir cuma günü sonuçlar açıklandı. İnsanın bir yerde bile olsa bir türlü umudu bitmiyor. Benim de içimde umutlu bir kelebek vardı. Artık açıklanmaz deyip bilgisayarımı kapattığım an bir telefon geldi, kazanmışız, evet artık İTÜ'lü olmuştum.




Ama kaçırdığım bir şey vardı. Ben sadece İTÜ'lü olmamıştım. Daha dersine girdiğim ilk andan itibaren hayranlıkla takip ettiğim Ümit hocayla (Şenesen) tanışmıştım. Akademisyenin sözlük karşılığı olabilecek bir insanla. Hiçbir sözünü unutmayan, öğrencileriyle ilişkisini her daim iyi tutan biriyle. Dinleyen, düşünen, okuyan, insanı anlayan ve yazan bir insanla tanışmak benim için İTÜ'ye girmekten daha büyük bir şanstı.




yine bir cuma günü az biraz aklımdayken tez, nasıl geldi o cesaret bilmiyorum ama, kendimi Ümit hocanın odasına çıkarken buldum. İçimden söyleyeceklerimi tekrarlıyorum, her basamakta bir adım geri gidiyor ayaklarım. Ama diyorum, bugün söylerim anca, bu kadar gelmişken cesaret. Tekrarlıyorum; "Ben sizinle çalışmak istiyorum hocam, danışmanım olur musunuz?" Altıncı kata çıkana kadar nefes nefese kalıyorum. Her zaman açık olan kapıya vuruyorum yavaşça. Dün gibi aklımda. Hemen anlatıyorum. Hocam diyorum -ezberlediğim gibi" sizinle ulaştırma çalışmak istiyorum. Ardındaki ezberim Ümit hocanın hayır demesine cevap verecek. Ama Ümit hoca olur diyor. Düşünüyorum, benim cümlem yok. Çünkü o kadar cesaretli olmama rağmen "evet" için bir cevap düşünmemiştim merdivenleri çıkarken. Teşekkür ederim diyorum sadece. Ama garip bir his içimde yine, yüzümde bir gülümseme.




Teze hazırlanırken, yazarken ve bitirdikten sonra ne kadar doğru bir insanı seçtiğimi bir kez daha iyi anlıyorum.




Çok fazla kişiye hayranlık beslediğimi hatırlamam. Ümit hoca bu bakımdan benim için ilklerden biridir. Bazen düşünüyorum da kimi öğrenciler onu tanımadan, onun bir dersini bile almadan mezun oluyor. Ne kadar şanslı olduğumu sanırım onunla bir kez olsun karşılaşmış insanlar anlayacaktır.




Unutmayayım diye bu güzel insanı, o yüzden yazayım dedim, birileri daha sevsin diye Ümit hocayı.




İTÜ'ye ilk bir eylül günü başlamıştım, o yüzden Bülent Ortaçgil'den Eylül akşamı:




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not