Eski eksik zamanlar.

Bir tek bana mı böyle oluyor bilmiyorum. Ne zaman, nasıl konuşacağımı, nasıl duracağımı, nasıl bakacağımı kestiremiyorum çoğu zaman. Kendime güvenemediğimden değil bu. Başka. Anlatamadığımı, yazamadığım bir durum. Üşengeçliğime kapılıp yazmıyorum çoğu zaman zaten. Neyin beni beklediğinden habersiz sanki yeni konuşmaya başlamış da ne konuşacağını bilmez biri gibi duruyorum.


İnsanlar o kadar doğal ve rahat ki… ben daha bir al bile diyemiyorum oysa. Sesimi temizlemek bile işime yaramıyor. Aynadaki soğuk, mimiklerini unutmuş bana bakıyorum. Bana yabancı, benden uzak bana.


Liseyi özlüyorum her seferinde. Burada olmak hep onu aklıma getiriyor. Onun ne olursa olsun orada olmasına seviniyorum. Umutsuzca umudu beklemek gibi bir şey yaptığım.
Nereden baktığın önemli değil. Benim durduğum yerde buğulu cam falan yok. Gözlüğü takmayalı dört yıl oldu sanırım. Bazen insanlığa bakıp gülüyorum. Aynı dünyadan olduğumuza inanamıyorum onlarla. Ukalalık falan değil, ama farklı olmanın farkındalığı daha çok acıtıyor beni. Farklısın diyorum aynaya bakarken kendime. O yüzden insanlardan uzak o kadar cümlelerim. İnsanların beni anlamalarını, dinlemelerini beklemek saçma.


Ne hissettiğimin önemi yok. Korkuyorum. Garip bir tesadüf olduğunu umuyorum sadece. Gözümü açtığımda geçecek belki de. Yatmadan önce tüm rüyalara hazırlıyorum kendimi.
Bir tek ben mi on dört yıldır yemeyip de ilk defa geçen gün yediğim mandalinanın kokusunda ilkokul birdeki sınıf arkadaşımı buluyorum? Biri durdursun saati ve geçsin karşıma. Desin ki aslında sen de herkes gibisin. Herkes gibi konuşmadan önce mimiklerini başka yere, başka zamana bırakıyorsun. Desin ki gerçek değil aslında gördüklerin. En az senin kadar sıkılganlar yürürken bu sokaklarda. Durdursun biri beni ve sonuna kadar anlatsın dünyayı. Hayır ne olacağımı bilmek istediğimden değil. Sadece biri anlatsın rüyaları, gerçeği, olur olmaz yazılarımı, kalp atışlarımı, hissettiklerimi.


Belki anlatırsa biri bana on yıl sonra değil de hemen anlarım neden yaş pastayı her şeyden çok sevdiğimi.

28 aralık 2008

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not