bir pazar sabahı

Küçük bir tebessüm başlatır her şeyi. Gözlerinin içi gülen biri bir diğerinin de güldürebilir gözlerini. Küçük bir an, hani birden söylediğin sıradan, “bir kahve içelim” demek kadar basit bir söz değiştirir eskiyi. Karşındaki artık hani bir zamanlar herkes gibi gördüğün sabahları merhaba derken yüzüne bile bakmadığın biri değildir artık. Gördüğünde gözlerini kaçırdığın, anlamasın diye telaşla konuştuğun, konuşurken birden garip bir şekilde güldüğün biridir. O biri kimdir ki? Garip bir sancı girer kalbine onu gördüğünde. Sokaktaki herkes ona benzer. Trafikte bekleyen adam, markette şampuan seçen adam hepsi odur. Ama aslında hiçbiri. Beklersin, en zoru beklemek. Gelsin de bir şey söylesin, bitsin bu kalp ağrısı. Konuşursun, konuşturmaya çalışırsın. En güzeli o da seviyor mudur diye hayal kurmaktır aslında. Hayalinde ne olduğunun önemi yok. Yatağa uzanırsın, aslında gördüğün sadece bembeyaz, alçak bir tavan. Ancak gördüğünü uçsuz bucaksız bir gökyüzü sanırsın, onun altında sen ve o, bir nehir de olabilir yanınızda, belki papatyalar. Çok mu romantik oldu? Bir de şarkı olmalı. Hangi şarkı? “Başka türlü bir şey” olabilir misal. Sonra uzun zamanlar. Hani hep çalıştığın için kendine bir türlü ayıramadığın uzun zamanlar. Sonra konuşmaya gerek yok. Güzel susmalar. Sonra yürürsün. Hiçbir yere acelen yok, belki ayağında bir sandalet, kafanda bir şapka, saçlarında toka yok, en güzeli zaman yok. Kimse beklemiyor. Zaten ikiniz de aynı yerdesiniz, bekleyeniniz yok.


Sonra bir gün, hani bir Pazar günü, yine senin çalışmak zorunda olduğun, herkesin yatakta bilmem kaçıncı uykusuna daldığı bir gün değişir her şey. Evet der, karşındaki, bugün itiraf edebilirim. Bugün zamanı geldi. Ya sen der? Sen seviyor musun, saate bakarsın, çoktan geçmiş her şey sanki. Oysa sen hayallerinde yaşarken her şeyi tüketmişsin. Telefonun ucunda bekler seni sessizce, ya sen der tekrarlayarak, bu sefer tükenmiş sanki sesi. Hayır dersen, tamam deyip gidecek gibi. Bilmem ki dersin. İnsan ne söyleyeceğini bilemez kimi zaman. Bunca vakit nasıl anlamadın demek geçer içinden. Yine de evet seviyorum ben de dersin, çünkü bilirsin dolaysız cevapların insana daha güzel geldiğini. Sonra gelir. Gözlerine bakamazsın, içine garip bir ağrı girer, karnında karıncalar. Sanki hiç konuşmamış gibi, “merhaba” dersin. Bir uçan balonun içindesiniz, biri gelse patlatsa düşeceksiniz bir anda yere. Ama garip bir mutluluk, yatağa girdiğinde bugün ne oldu diye düşündüğün, mutluluktan uyuyamadığın bir his.


Sonra bir ay sonra. Hiç tanımadığın bir yüzle gelir yanına. Gözlerini göremezsin. Konuşmak istediğinde konuşmaz. Israr etmenin ne kadar anlamsız olduğunu bildiğin halde ne oldu diye sorarsın. Cevapsız bir sürü soru… Belki birisi balonu patlattı. Siz de düştünüz tüm yalanların ortasına. Her şeyi zamana bırakalım dediğini hatırlarsın başta. Belki de her şey sevdiğini söyleyene kadar dersin, sonrası hep sıradan, yine aynı ilişkiler, aynı gitmeler. Bilirsin birinin peşinden gitmenin doğru olmadığını. Kalırsın ve beklersin, aynı sabahları yaşadığın, aynı kokuyu, aynı renkleri gördüğün halde susarsın. Belki bugün gelir diye aynanın karşısında daha çok durursun. Saçlarına daha çok bakıp, daha kırmızı bir ruj sürersin dışarı çıkarken. Onu görürsün sonra, bana kahve borçlusun der, elin titrer, yüzüne bakarsın, sanki o aranızdaki kırgınlıklar yaşanmamış gibi hissedersin, insanın sevdiğini affetmesi ne kolay, bir tebessüme bakar. Gözlerine bakarsın, yorgunluktan küçülmüş gibi karşında oturur, gitme demek istersin, biraz daha kal. Ama bilirsin gideni tutmak zordur.


Sonra yine yalnızlık. Doğum gününü bu yıl da tek başında kutlarken anlarsın. Gitmiştir o, yazmak da konuşmak kadar gereksiz. Sadece bakarsın arkasından. O da dönüp bakar mı, hala seviyor mu o gözler beni diye merak eder mi?

Yorumlar

  1. romantizmi ağır bir yazı olmuş. güzel anlatmışsın. duyguyu hissetmek de güzel olmalı. yaşayabilmek de zor sanırım.

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim. kimdin sen adsız?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not