Hikaye.

Hikayeleri severim. Ne anlattığı çok önemli değil. İlla ki senden benden bir şey vardır içlerinde. Kendi yazdıklarımı ise seviyor muyum bilmiyorum. Çünkü çoğu zaman yazdıktan sonra okumadığım için unutuyorum onları. Önceden yazdıklarım bu yüzden hep aklımdan gidiyor. Bir arkadaşım vardı. Vardı demenin daha doğru olduğunu düşünüyorum zira kendisi hala bedenen yaşasa da kendisinin arkadaş olduğumuzu kabul ettiğini sanmıyorum. Her neyse bu arkadaşım da yazıyordu ki hala yazıyordur herhalde. Ona da hikaye yazmasını söylemiştim. Hikaye yazmanın güzel olduğunu çünkü hikaye yazarken uydurduğunu ve uydurmanın insanın hoşuna gittiğini söylemiştim. Bilmiyorum bir hikaye yazdı mı sonra.

Ama ben ona bir mektup yazmak istedim. Nitekim uzun zamandır böyle şeylerle uğraşmıyoruz. Yazarak bir şeyleri anlatmak değil amacım. İnsanlar zaten anlamak istediklerini bir şekilde anlarlar. Karşılarındakini dinlemeye önem vermeden.

Nasıl oldu bilmiyorum. O kadar iyi giderken her şey bir gün yani durup dururken aramıza yan yana otururken binlerce duvar girdi. Ben küçükken çok çizgi film izledim. Belki Casper olup o duvarlardan geçerim diye düşündüm. Her geçen gün yeniden yazdım bitirme hiçbir şeyi diye. Aradaki duvarlar her geçen gün daha da yükselip kalınlaştı. Benim önceden izlediğim çizgi filmler bir işe yaramadı. Sonra konuşmadık. Konuşmamanın sebebini sormayarak ama. Ben sormaya cesaret etsem de karşımdaki tamamen sessiz kalınca bana da susmak düştü. Hep birlikte sustuk. Sonra bu arkadaşım gitti. Arkasında sorular bırakarak tabii. Başkalarından öğrendik neyin ne olduğunu. Gerçi hala aramızdaki duvarların neden bu kadar büyüdüğünü anlamış ya da öğrenmiş değilim. Eskiyi hatırlayıp arada ne oldu diyorum. Nasıl olur da insanlar birbirlerini anlamadan bu kadar çabuk karara varabiliyorlar? Ne kaybettim bilmiyorum. Ama onun bir şey kaybettiğini düşünmediği ortada. Onu onca zaman düşündükten sonra çekip gitmesi içten değil. Belki bizim hikayemizde olmak istemiyordu. Belki başka sebepleri vardı. Ama bu sebepleri açıklamadan gitmek bile her şeyi tüketiyordu.

Şimdi geçen zamanı düşünüyorum da. O kadar çok şeyi beraber yaşadığın beraber yemek yiyip çay içtiğin insanlara bir sebep açıklamak bu kadar zor mu? Bu kadar mı nefret eder insan durup dururken? Hak vermek elde değil. Biz tüm sınırları zorladık. Hikayemizi daha da uzatmak için her gün sorduk neden diye. Oysa o arkadaşım cevap vermedi. Umarım şu an güzel hikayeler yazıyordur. Bize anlatamadığı sebepleri -ki varsalar eğer- hikayelerinde uydurma kahramanlara anlatıyordur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not