Mutluluğun kaynağı:Solino ve çaya batırılmış bisküvi.





Bugün uzun zamandan beri aradığım Solino`nun müziklerini buldum. O bakımdan pek sevinçliyim. Her ne kadar final haftasında ve şu an uykusuz olsam da güzel şey müzik dinlemek. Solino`yu ne çok sevmişim o aklıma geldi. Almanca bilmediğim halde -filmin dili Almanca- (lisede öğretilen wie heibe du? ich bin.. haric) ve filmin çoğu yerinde alt yazısı olmamasına rağmen filmi nasıl bu kadar beğenebilirim?

1-Moritz Bleibtreu (Bu adama uzun bir zamandan beri aşığım sanırım. Yani böyle garip aslında süper yakışıklı falan da değil. Anlayamadım.)
2-Fatih Akın (İçinde bulunduğu her filmi vs. izleyebileceğimi düşünüyorum.)
3-Filmin müzikleri.
4-Pizza ve makarna. Türklerin Akdeniz insanı olması sebebi ile İtalyanlara benzediğini söylerler. Bir Akdenizli olarak da sanırım ben İtalyanların yemeklerini seviyorum. Tabii bir de Venedik. Bir gün evden kaçıp uzun zaman orada kalmak istiyorum.
5-Yine Moritz. Sanırım en çok sevdiğim oyuncu kendisi. Kadınlardan da Bennu Yıldırımlar`i severim, ama bunun konumuzla ilgisi yok. Bir ara belki bu filmle ilgili bir şey yazarım.
Bu aralar kedilere takmış bulunmaktayım. Dün pek sevgili seçmeli dersimi çalışırken kedileri izledim. Onlarla ilgili bir şey yazacağım. Ah kediler, bekleyin ve görün.
Neyse sanki biraz mutluyum, hem mutlu olmak nedir ki?
Biraz kahve, biraz çikolata
ve bazen sımsıcak yatak
olmadı çaya batırılan bir bisküvi.

Yorumlar

  1. Ben de mi blog açsam, içimden geçmedi değil...
    Aklımda ilginç fikirler var fakat çok yoğun ve yorgunum. Yarın anatomi sınavım var ve hastayım sanki, ateşim var... Ve bazı şeyler gerçekten yolunda gitmiyor, başıma yeni bir sorun çıktı ki bunun bir sebebi de sensin! Neyse, cuma günü çkl zirvesi varmış, katılırım belki, zaman geçiyor...
    Sonra sonra...
    mutluluğun kahve çikolata ve şarkı olduğu üçlemesi tezine bende katılırım ama bir arkadaş bunun çok basit mutluluklar olduğunu iddia etmişti, onu hatırladım, gerçekten basit mi yoksa kendimizi mi kandırıyoruz.
    Yazınla alakasız şekilde yazıyorum farkındayım. Lakin, durmadan yazmak istiyorum şu an aklıma ne gelirse, ne düşünürsem onu yazmak, hayatı hızlı yaşamak; bak şimdi de Janis Joplin geldi aklıma. Hızlı yaşayıp hızlı ölen blues kraliçesi, ben neyin kraliçesiyim peki?

    Pınar, profil resminin yorumluyacağım şimdi; pek tabi dışardan gözüktüğün gibi narsist bir tavır sergilemişsin, yanlış tanıtma kendini :D
    off yarını düşünüyorum da şimdi, neyse anlatmayayım, kusarsın, zaten hiç bişi de anlattırtmıyosunuz!!!

    Yazıya da değiniyim bari, işte bekleriz Solino hakkındaki yazınızı, ben de bişeyler karalarım belki. En yakın tahminle ilk yazacağım şey: Smarta binen Terry olacak :D

    YanıtlaSil
  2. Olabilir. Tabi acabilirsin, neden olmasin. Benim de 6 tane sinavim kaldi. Ben de cok yorgun ve uykusuzum. Uyku guzel bir sey sanirim. Bir de midem... Sanirim kahve de alerji yapiyor artik. Sorun ben de olabilirim, tahmin ediyorum galiba. Ama olsun, insanlar hep sorundur. halledilir. Ckl zirvesine gidemiyorum, zira 5 tane sinavim kalacak o zaman.

    Mutluluk sadece o kadar olabilir daha iyi olur aslinda. Biz mutlulugu daha buyuk seylerde aradigimiz icin gulemiyoruz vs. Gerci ben cok gulerim. yani gulmek sorun degil. Ben de yazmak, uyumak istiyorum. Sanirim en cok uyumak.

    Profil fotografinda ne var yahu. Gayet duzgunum. (yani en azindan fotografta duzgun olabiliyoruz) Narsist degilim yahu. Soguk da degilim. Bana yanasmaya korkuyorlarmis insanlar. Biraz ukala olabilirim mi acaba? Su an cok uzakta olan bir arkadasim demisti, ne olacak hepimiz ukalayiz zaten. Oyle.

    Evet yazacagim bu arada Solino ile ilgili. Senin de yazini beklerim. Beni sinavlarimdan sonra ara. Bi de bana cikolata al, bir de gazoz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not