Merhaba Hayat


Bugün çarşamba. Eskiden çok severdim çarşambaları, biraz `ç` harfine olan sempatimden, biraz da onun hem özel, hem de boynu bükük diğer dillerde anılmamasından, bazen bizim bile es geçmemizden. Şimdi yine Yeni Türkü dinliyorum. Uzun zamandır zaten hep aynı şarkılarında buluyorum kendimi. Aslında kendimi kaybetmedim pek. Kaybediyorum bazen. Çok yoruluyorum sanırım, yazmaya bile üşenecek kadar.


Kaplumbağam öldükten sonra uğramaz olmuştum buralara. Şimdi bugün buraya geldiğim ve bunu bir çarşamba gününe sığdırdığım için kendimle gurur duyuyorum. Bu aralar nedense kendimi seviyorum, öleceğim zaman yaklaşıyor sanırım.


Bir şeyleri sürekli saklamaktan sıkıldım artık. Mit de olmadığıma göre konuşmalı deyip bugün `pat` diye söyledim bir seyi. Aferin bana. Rahatladım doğrusu. Bir sürü sevmediğim özelliğim de olsa bu pattadanak her şeyi söyleme huyumu çok seviyorum. Bazen de sevmiyorum tabii.
Bir de başım dönüyor, üşüyorum uzun zamandır.. Yazın hırka giyen salak bir tipim, millet nezle mi olmuş acaba gibi süzmüyor beni. Akıl hastasıymışım gibi bakıyorlar. Evet, kardeşim ruh hastasiyim.


Saçlarımdan nefret ediyorum bu aralar. Hangi akla hizmet kestirdiysem!


İki gün önce dükkanda bir adam -alt tarafı bir süpürge bakan bir adam- süpürgenin kordonunun boyunu sordu, yanındaki kadın ilgilenmediğimi söyledi, ben aslında süpürgelerin tüm özelliklerini saymıştım. Sonra dedim ki; söylemediğim bir renkleri kaldı, bu yeşil mesela dedim. Kadın da dedi ki:`Onu görüyoruz.` Sahiden görebiliyor musun ya, renkleri anlayabiliyor musun mesela, tabii almadan çıktılar efendim. Bu insanlar ayrı alemler. Onlar tanıdıkça kendimi bile anlamaya başlıyorum.


Eksikhece`yi kurmaya çalıştıkça sorun çıkıyor sanki. Sitenin ismini bir alsak kuracağız ama. Mehlika da binbir mail atıyor günde bana bunun için. Kursak da güzel olsa her şey. Yazsak sayfalarca...



Sonra hava sıcak. Denize girsek, koşsak, bisiklete binsek. Aklıma geldi, geçende dükkanda koltukta uyuyakalmışım, öyle böyle değil yani icim geçmis, böyle uyku halı ağzım açık falan. Kendimden utandim.

Neyse hayat bu kadar. Daha güzel şeyler yaşatırsan bana, yazarım kurmaca, dondurmaca. Bu arada canım dondurma çekti, bir bakayım evde var mi.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Depresyona neden girilir? Depresyondan nasıl çıkılır?

Sınırların ötesinde saçmalamak

İstanbul Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Yüksek Lisansı Hakkında Birkaç Not