Eski eksik zamanlar.
Bir tek bana mı böyle oluyor bilmiyorum. Ne zaman, nasıl konuşacağımı, nasıl duracağımı, nasıl bakacağımı kestiremiyorum çoğu zaman. Kendime güvenemediğimden değil bu. Başka. Anlatamadığımı, yazamadığım bir durum. Üşengeçliğime kapılıp yazmıyorum çoğu zaman zaten. Neyin beni beklediğinden habersiz sanki yeni konuşmaya başlamış da ne konuşacağını bilmez biri gibi duruyorum. İnsanlar o kadar doğal ve rahat ki… ben daha bir al bile diyemiyorum oysa. Sesimi temizlemek bile işime yaramıyor. Aynadaki soğuk, mimiklerini unutmuş bana bakıyorum. Bana yabancı, benden uzak bana. Liseyi özlüyorum her seferinde. Burada olmak hep onu aklıma getiriyor. Onun ne olursa olsun orada olmasına seviniyorum. Umutsuzca umudu beklemek gibi bir şey yaptığım. Nereden baktığın önemli değil. Benim durduğum yerde buğulu cam falan yok. Gözlüğü takmayalı dört yıl oldu sanırım. Bazen insanlığa bakıp gülüyorum. Aynı dünyadan olduğumuza inanamıyorum onlarla. Ukalalık falan değil, ama farklı olmanın farkındalığı daha çok