Frezya
Benim mutlu olduğum anlar gibi sınırlı,
Yalnızlığımla baş edebildiğim günler gibi sarı.
Kelimelere saklı dertlerim,
Dinleyecek birini bulamadığından,
Defterlere, duvarlara, ses kayıtlarına suskun cümlelerim.
Hastayım, kötüyüm desem;
Konuyu değiştirip
Bugün ağaçlar da çiçek açtı der annem.
Arkanda annen yoksa,
Duvarlar var.
Arkanda yoksa kimse düşebilirsin,
Sakar sanırlar.
Oysa ki elinden tutup kaldıran yoktur.
Çocuğun olduğunda anlarsın.
Sevgiyi.
Sonsuzluğu,
Aynı matematikteki gibi.
Yine bakarsın rakamlara,
Kelimelerden çok aklında kalan sayılara.
Anlamak.
Bir başkasını dinlemek.
Üzülmeyeceğim diye öfkelenir,
Tırnak yemeyi de kökten bırakır,
Sinirlenir sesin.
Sonra sessizlik.
Esen rüzgârda biraz daha üşür,
Ama kendi başının çaresine bakarsın.
Karşıdan karşıya geçmeyi,
Konuşmayı,
Deniz kenarından yürümeyi,
Sesini duyurmayı öğrenirsin kendince.
Belki doğru,y
Belki yanlış, belki yarım yamalak,
Beğenmezler.
Belki eline yakışmaz yaptığın yemekler,
Belki güzel olsa bile sevmezler.
İyi biri olsan da aynıdır kelimeler,
Kötü olsan da.
Belki kötü olmak bazı durumlarda daha iyidir.
Otuz altındayken gözlerin ararken hakkını,
Her şeyi daha çok anlarken,
Arkanda bir duvar değil,
Yalnızca bir el istersin omzunda.
Artık ne sarılacak,
Ne sırtını sıvazlayacak bir kalp değil.
Bir kelime.
Belki yalnızca “Haklısın.” cümlesi.
Aman kimse kırılmasından değil,
Sen kırılma diyebilen bir ses.
Oysa ki beklemek ve umut,
İnsanın kendine yapabileceği en kötü şeydir.
Zaman gelir
Artık kimsenin ne sesi ne öfkesi gereklidir artık.
Zaman gelir
Kızın büyür, kalbin de sevgin de o olur.
Beklemek yanıltıcıdır.
Sevgi görmeyen, dinlenmeyen de
Sevebilir.
Dinleyebilir.
Kulaklarını tıkamaz canına.
Bu arada en sevdiğim çiçek
Sarı frezyadır.
Yorumlar
Yorum Gönder