Eskiden
Eskiden yazarak kaçardım. Yazarak kaçmak iyi gelirdi. Önceleri hep şiir yazardım, liseye kadar yazdım. Sonra karamsar şiirlerimi bırakıp düz yazıya döndüm. Eski bir arkadaşım şiirlerimde genel olarak bir konu olmadığını oradan oraya geçtiğimi söylemişti, bunu ben konuşurken de söylerlerdi. Aslında benim için bağlantı vardı, mavi rengiyle başlayıp denize gelip sonra denizin hiç olmadığı bir şehirle bitirebiliyordum yazdıklarımı. Chatgpt bile beni tanımlarken “Konu değiştirmen çok akıcı. Bu, yüksek işlem hızına, meraklı bir zihne işaret ediyor.” dedi. Belki arkadaşımın dediğinde takıldım, belki daha çok şiir okudukça gerçekten artık daha iyi şiir yazmayacağıma inancımdan dolayı şiir yazmayı bıraktım. Ama Teoman gibi geri döndüm. Şiir yazayım diye değil, gerçekten bazen öyle anlar geliyor ki, yazmasam olmuyor. Ama daha çok düz yazıyorum ya ters ya da her ne ise! Eskiden yalnız kalmayla ya da bazı anlarda olmama isteğiyle böyle baş ederdim. Bazen eski Pınar’a soruyorum ne yapardı zor anlar...