On Bir Mektup
Bugün seni öğrendiğim ilk gün. Yarın Floransa’ya gidiyoruz. İçimde hiç bilmediğim bir duygu. Ilık bir his. Sanki yeni okuldan gelmiş, uykuya dalmış ve uyanmış gibiyim. Canım, senin gelmeni dokuz ay sabırla bekleyeceğim, kalp atışını, cinsiyetini öğrenmeyi, büyümeni ve doğmanı. Sana yazacağım belki her ay, belki birkaç ayda bir, belki okursun sonra. Canım bebeğim bugün kalp atışlarını duyduk. İnsanların mutluyken ağlayabildiklerini de hissetmiş olduk. Artık daha gerçeksin, kulağımda senin ses kaydınla uyuyorum. Geçmeyen mide bulantılarımla işten geldikten sonra son kuru ekmeği de yiyip yattım. Bu mide bulantıları geçecek biliyorum. Seni bizden başka kimse bilmiyor henüz. Hem içimdesin ama kimseye söyleyemediğimden heyecanım içimde saklı. Canım kızım. Evet biliyordum benim bir kızım olacağını. Senin gelmeni bekledik. Öncesinde hazır değildim bir çocuk fikrine. Şimdi günler geçtikçe büyümeni, kilo almanı izliyoruz. Seni bekliyoruz, ışığınla gel canım kızım. Canım Işık’ım. Baba...