sen, ben, fethiye ve bir mektup
dün akşam uyuyakalmışım, işten geldiğim kıyafetlerle; seninle konuştuktan sonra kapanmış gözlerim. aklımda kalmışsın. hiç çıkmıyorsun orası ayrı. rüyamdasın. gerçeğimde, hayalimde. her yerdesin. bu kadar yakınken fiilen uzak olmana dayanamıyorum. uzatmışız ayaklarımızı denize. fethiye'deyiz. gün yeni doğmuş. saçlarımda hafif bir kızıllık. gün yeni yeni uyanıyor. gözleri uykulu esnaf yavaşça gidiyor dükkanına. yavaşça açılıyor kepenkler. biz sahildeyiz, sahilden duyuyoruz, kepenk seslerini, günaydınları, oradan bir poğaça, bir simit de bana ver diyenleri, okula koşan küçük adımları, işe yetişmeye çalışan büyük adamları, şezlongları dizen işinden bıkmış adamın of puflarını. Sahile yakın eczanesinin kapısını açan kadına yine imreniyorum ben, şortuyla, sanki işe gelmiyor de tatile gidiyor edasında. oysa işini sevse her insan; tatile gider gibi gelebilir. ayaklarımı kumlara uzatmış, kendimi düşünüyorum. işi, insanları, sorunları. aslında sorun olmayıp da sorun görünen onca şeyi